Betonarme Yapılar İçin Yıkım Tekniği Seçim Kriterlerinin Analizi ve Kentsel Bir Alanda Uygulaması
- 27 Ağu
- 15 dakikada okunur
Özet (Abstract):Bu araştırma, Türkiye'nin kentsel dönüşüm sürecinde kritik bir rol oynayan ancak akademik ve yasal çerçevede yeterince ele alınmayan bina yıkım sektöründeki metodoloji ve karar verme süreçlerini incelemektedir. Kentsel dönüşümle birlikte milyonlarca yapının yıkılması gerekliliği, bu alanda profesyonel, güvenli ve çevreye duyarlı yaklaşımlara olan ihtiyacı artırmıştır. Ancak sektörde gözlemlenen yasal boşluklar ve denetim eksiklikleri, sıkça mühendislik ilkelerinden uzak, riskli ve verimsiz uygulamalara yol açmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, betonarme bir yapının yıkımında kullanılacak en uygun tekniğin seçimini etkileyen temel parametreleri sistematik bir çerçevede analiz etmek ve bu analitik yaklaşımı somut bir vaka üzerinden test etmektir.
Araştırma metodolojisi, literatür taraması, mevcut yasal çerçevenin eleştirel bir değerlendirmesi ve ampirik bir vaka analizini birleştirmektedir. İlk olarak, dünyada yaygın olarak kullanılan üç ana yıkım tekniği – elle yıkım, makineyle yıkım ve patlayıcı ile yıkım – teknik özellikleri, avantajları, dezavantajları ve uygulama limitleri açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Ardından, bir yıkım tekniği seçiminde karar vericilerin dikkate alması gereken çok boyutlu bir kriterler matrisi geliştirilmiştir. Bu matris; yapısal karakteristikler (yükseklik, malzeme), saha ve çevre koşulları (konum, komşuluklar) ve proje kısıtları (maliyet, zaman, güvenlik, geri dönüşüm hedefleri) gibi ana bileşenleri içermektedir.
Geliştirilen bu analitik çerçeve, Konya'da bulunan altı katlı, betonarme bir kamu lojman bloğunun yıkım projesi üzerinde uygulanmıştır. Vaka analizi, mevcut koşullar altında elle ve patlayıcı ile yıkım yöntemlerinin neden uygun olmadığını gerekçeleriyle ortaya koymuş ve hibrit bir makineyle yıkım (uzun erişimli ekskavatör ve standart ekskavatörün aşamalı kullanımı) yaklaşımının en optimal çözüm olduğunu göstermiştir. Araştırma, Türkiye'deki yıkım sektörünün profesyonelleşmesi, güvenliğinin artırılması ve sürdürülebilirlik ilkeleriyle uyumlu hale getirilmesi için kapsamlı bir ulusal yıkım yönetmeliğinin hazırlanması, profesyonel yeterlilik ve denetim sistemlerinin kurulması gibi somut politika önerileriyle sonuçlanmaktadır.

Giriş ve Problem Tanımı
Türkiye'nin kentsel peyzajı, özellikle son yirmi yılda büyük bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Bu dönüşümün temel itici gücü, ülkenin yüksek sismik aktiviteye sahip bir coğrafyada yer alması ve mevcut yapı stokunun önemli bir kısmının deprem riski taşımasıdır. 1999 Marmara Depremi, bu gerçeği travmatik bir şekilde ortaya koyarak kentsel yenileme ve riskli yapıların tasfiyesi konularını ulusal gündemin en üst sıralarına taşımıştır. 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", bu süreci yasal bir zemine oturtarak milyonlarca konut ve iş yerini kapsayan geniş ölçekli bir kentsel dönüşüm programını başlatmıştır.
Bu dönüşümün kaçınılmaz bir bileşeni olan yapı yıkımı, niceliksel olarak devasa bir faaliyet alanı oluşturmaktadır. Ancak, bu hızlı büyüme, sektörün niteliksel gelişimini aynı oranda beraberinde getirememiştir. İnşaat sektörünün aksine, yıkım sektörü büyük ölçüde düzenlenmemiş, standartlardan yoksun ve denetimsiz bir alan olarak kalmıştır. Bu durum, "profesyonellik boşluğu" olarak adlandırılabilecek ciddi bir soruna işaret etmektedir.
Problem Tanımı:Türkiye'deki mevcut yıkım pratiğindeki temel problem, faaliyetlerin genellikle bir mühendislik disiplini olarak değil, basit bir enkaz kaldırma işlemi olarak görülmesidir. Bu algı, aşağıdaki kritik sorunları doğurmaktadır:
Yasal ve Standart Eksikliği: Yıkım süreçlerini, teknik seçimden risk yönetimine, iş güvenliğinden atıkların bertarafına kadar bütüncül bir yaklaşımla düzenleyen ulusal bir yönetmelik veya kapsamlı bir uygulama standardı bulunmamaktadır.
Güvenlik Zafiyetleri: Yetkin mühendislerin denetiminden yoksun, genellikle maliyeti en aza indirme odaklı amatör firmalar tarafından yürütülen yıkımlar, plansız göçmelere, çalışanlar ve çevre sakinleri için ölümcül kazalara yol açmaktadır.
Çevresel Etkilerin Göz Ardı Edilmesi: Kontrolsüz toz emisyonları, gürültü kirliliği ve yıkıntı atıklarının uygun şekilde ayrıştırılmadan bertaraf edilmesi, ciddi çevresel sorunlara neden olmaktadır. Özellikle asbest gibi tehlikeli maddelerin yönetimi konusunda büyük eksiklikler bulunmaktadır.
Ekonomik Verimsizlik: "Seçici yıkım" ve geri dönüşüm uygulamalarının yaygın olmaması, değerli inşaat malzemelerinin enkazla karışarak israf edilmesine ve ülke ekonomisi için bir kayba neden olmaktadır.
Bu araştırma, bu boşluğu ele alarak, betonarme yapıların yıkım sürecinin rasyonel, güvenli ve verimli bir şekilde yönetilebilmesi için gerekli olan analitik karar verme çerçevesini oluşturmayı amaçlamaktadır.
Literatür Taraması ve Yasal Çerçeve
Bu bölümde, yıkım faaliyetlerini düzenleyen ulusal ve uluslararası mevzuat ile konuya ilişkin akademik çalışmalar incelenerek, Türkiye'deki mevcut durumun teorik ve yasal bağlamı ortaya konulmaktadır.
1. Ulusal Yasal Çerçevenin Değerlendirilmesi:Türkiye'de yıkım faaliyetleri, tek bir çatı yönetmelik altında toplanmamış, farklı kanun ve yönetmeliklerin dolaylı olarak etki ettiği parçalı bir yasal yapıya sahiptir.
TS 13633 Standardı: "Yapıların Tam ve Kısmi Yıkımı İçin Uygulama Kuralları" standardı, konuya en yakın ulusal belgedir. Ancak bu standart, genel tanımlamalar ve yöntem listeleri sunmakla yetinmekte, bir mühendisin yıkım planı hazırlarken ihtiyaç duyacağı detaylı uygulama esasları, hesap yöntemleri, risk analiz prosedürleri ve güvenlik kriterleri konusunda yetersiz kalmaktadır.
İlgili Diğer Mevzuat: Yıkım süreçleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayımlanan çeşitli yönetmeliklerin dolaylı kapsamındadır. "Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği" atıkların sınıflandırılması ve bertarafına odaklanırken, "Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği" genel İSG kurallarını belirler. Ancak bu belgeler, yıkım operasyonlarının kendine özgü dinamiklerini ve karmaşık risklerini bütünüyle ele almamaktadır.
Sonuç: Mevcut yasal yapı, proaktif bir planlama ve mühendislik yaklaşımını teşvik etmek yerine, daha çok reaktif (atık yönetimi, kaza sonrası sorumluluk vb.) bir düzenleme mantığına dayanmaktadır. Bu durum, sektördeki standart eksikliğinin temel nedenidir.
2. Uluslararası İyi Uygulamalarla Karşılaştırma:Gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar incelendiğinde, yıkım sektörünün çok daha sıkı düzenlemelere ve yerleşik standartlara tabi olduğu görülmektedir. Örneğin, Birleşik Krallık'ta BS 6187 (Code of practice for demolition), sektör için bir başvuru kılavuzu niteliğindedir. Bu standart, bir yıkım projesinin her aşamasını detaylandırır:
Yıkım öncesi yapılacak yapısal ve tehlikeli madde araştırmaları.
Detaylı bir "Yıkım Planı"nın içeriği ve hazırlanma zorunluluğu.
Komşu yapılar ve çevre üzerindeki etkilerin analizi (titreşim, gürültü modellemesi vb.).
Farklı yapılar ve koşullar için uygun tekniklerin seçimi.
Detaylı iş güvenliği ve acil durum prosedürleri.
Bu gibi kapsamlı belgelerin varlığı, Türkiye'nin yasal altyapı konusunda kat etmesi gereken mesafeyi açıkça göstermektedir.
3. Akademik Literatürdeki Boşluk:Ulusal tez ve makale veritabanları incelendiğinde, Türkiye'de yıkım mühendisliği alanında yapılan akademik çalışmaların sınırlı olduğu görülmektedir. Mevcut çalışmaların büyük bir bölümü, oldukça spesifik bir alan olan "patlayıcı ile kontrollü yıkım" tekniğine odaklanmıştır. Sektörde en yaygın kullanılan "makineyle yıkım" teknikleri, yıkım proje yönetimi, risk analizi metodolojileri ve sürdürülebilir atık yönetimi gibi pratik ve acil ihtiyaç duyulan konuların akademik düzeyde yeterince araştırılmadığı bir boşluk göze çarpmaktadır.
Yıkım Tekniklerinin Sınıflandırılması ve Analizi
Yapı yıkımında kullanılan yöntemler, teknoloji, iş gücü ihtiyacı, maliyet ve çevresel etki gibi açılardan önemli farklılıklar gösterir. Bu araştırma, yöntemleri üç ana kategoride ele alarak karşılaştırmalı bir analiz sunmaktadır.
1. Elle Yıkım (Manual Demolition):Bu yöntem, teknolojinin en az, insan gücünün ise en yoğun kullanıldığı geleneksel metottur. Yapı, el aletleri (balyoz, manivela, keski, küçük kırıcılar vb.) kullanılarak, yapısal bütünlüğü tehlikeye atmayacak şekilde, kontrollü olarak parçalara ayrılır. Genellikle yukarıdan aşağıya doğru "kat eksiltme" prensibiyle uygulanır.
Uygulama Alanları: Bitişik nizamlı yapılarda, tarihi eser restorasyonlarında, makinelerin erişemediği dar alanlarda ve özellikle geri dönüştürülebilir malzemelerin (ahşap, metal doğramalar, tesisat elemanları vb.) hasarsız bir şekilde sökülmesi hedeflenen seçici yıkım operasyonlarında vazgeçilmezdir.
Avantajları:
Hassasiyet: Komşu yapılara ve korunması gereken elemanlara zarar verme riski en düşüktür.
Düşük Çevresel Etki: Titreşim ve gürültü seviyeleri minimum düzeydedir.
Yüksek Geri Kazanım: Malzemelerin ayrıştırılarak geri kazanılması için en uygun yöntemdir.
Dezavantajları:
Yavaşlık: Proje süresini önemli ölçüde uzatır.
Yüksek Maliyet: Yoğun iş gücü gerektirmesi nedeniyle işçilik maliyetleri çok yüksektir.
Yüksek İş Güvenliği Riski: Düşme, malzeme çarpması, plansız çökme gibi riskler içerir ve çok sıkı İSG denetimi gerektirir.
2. Makineyle Yıkım (Mechanical Demolition):Günümüzde en yaygın kullanılan yöntemdir. Hidrolik ekskavatörler, vinçler ve yükleyiciler gibi iş makineleri ve bunlara takılan çeşitli ataşmanlar aracılığıyla gerçekleştirilir.
Temel Ekipmanlar ve Ataşmanlar:
Uzun Erişimli (High-Reach) Ekskavatör: 70 metreye varan bom (kol) uzunlukları sayesinde, operatörün güvenli bir mesafeden çok katlı binaları üst katlarından başlayarak yıkmasını sağlar. Kentsel yıkımlarda güvenlik ve verimlilik açısından standart haline gelmiştir.
Hidrolik Kırıcı (Hammer): Betonarme elemanları darbe yoluyla kırmak için kullanılır.
Beton Ufalayıcı/Pulverizatör (Crusher/Pulverizer): Kırılmış beton parçalarını ezerek içindeki çelik donatıyı ayrıştırmak için kullanılır. Bu, geri dönüşüm sürecinin ilk adımıdır.
Çelik Kesici (Shear): Çelik konstrüksiyon yapıların ve büyük donatıların kesilmesinde kullanılır.
Avantajları:
Hız ve Verimlilik: Elle yıkıma göre çok daha hızlıdır.
Maliyet Etkinliği: Orta ölçekli projeler için genellikle en ekonomik çözümdür.
Güvenlik: Operatörün korunaklı bir kabin içinde ve yapıdan uzakta çalışması, iş güvenliğini artırır.
Dezavantajları:
Çevresel Etkiler: Yüksek düzeyde gürültü, titreşim ve toz emisyonu yaratır.
Alan Gereksinimi: Makinelerin manevra yapabilmesi için geniş bir çalışma alanı gerektirir.
Düşük Geri Kazanım Oranı: Kaba yıkım, malzemelerin karışmasına ve geri dönüşüm değerinin düşmesine neden olur.
3. Patlayıcı ile Yıkım (Explosive Demolition / Implosion):En karmaşık ve en yüksek düzeyde mühendislik uzmanlığı gerektiren yöntemdir. Yapının ana taşıyıcı elemanlarına hesaplanmış miktarda patlayıcı yerleştirilir ve milisaniyelik gecikmelerle patlatılarak yapının yerçekimi kuvvetiyle kontrollü bir şekilde çökmesi sağlanır.
Uygulama Alanları: Genellikle çevresinde geniş boşluk bulunan yüksek yapılar (gökdelenler), endüstriyel tesisler (bacalar, soğutma kuleleri), stadyumlar ve köprüler gibi büyük ölçekli ve izole yapıların yıkımında kullanılır.
Avantajları:
Olağanüstü Hız: Yıkım işlemi saniyeler içinde tamamlanır.
Maliyet Etkinliği (Büyük Projelerde): Çok büyük yapıların yıkımında, uzun sürecek makine operasyonlarına kıyasla daha ekonomik olabilir.
Dezavantajları:
Yüksek Risk ve Uzmanlık: En ufak bir hesap hatası felaketle sonuçlanabilir. Sadece bu alanda uzmanlaşmış, sertifikalı mühendisler tarafından yapılabilir.
Yoğun Çevresel Etki: Çok şiddetli yer sarsıntısı, hava şoku (basınç dalgası), gürültü ve yoğun bir toz bulutu oluşturur.
Kısıtlı Uygulama Alanı: Bitişik nizam yapılaşmanın olduğu kentsel alanların büyük çoğunluğu için uygun değildir.
Yıkım Tekniği Seçim Kriterleri
Doğru yıkım tekniğinin seçimi, projenin teknik, ekonomik, sosyal ve çevresel başarısını doğrudan etkileyen stratejik bir karardır. Bu karar, keyfi bir tercih değil, aşağıda detaylandırılan parametrelerin sistematik bir analizi sonucunda verilmelidir. Bu araştırma, bu parametreleri üç ana başlık altında sınıflandırarak analitik bir karar verme çerçevesi sunmaktadır.
I. Yapısal Karakteristikler:
Yapı Yüksekliği ve Boyutları: Bu, teknik seçimi üzerindeki en dominant faktördür. Yükseklik arttıkça, standart makinelerin yerini uzun erişimli makineler veya daha karmaşık yöntemler (üstten yıkım, patlayıcı) alır. Binanın taban alanı ve genel kütlesi de kullanılacak makine kapasitesini ve projenin süresini belirler.
Taşıyıcı Sistem ve Malzeme Türü:
Betonarme Yapılar: Kırıcı ve ufalayıcı ataşmanlı makineler gerektirir. Donatı yoğunluğu, yıkım süresini ve ataşman aşınmasını etkiler.
Çelik Konstrüksiyon: Hidrolik kesiciler veya sıcak kesme (oksijenle kesme) yöntemleri kullanılır.
Yığma Yapılar: Genellikle daha kolay yıkılırlar ancak kontrolsüz göçme riskleri daha yüksektir.
Yapının Mevcut Fiziksel Durumu ve Stabilitesi: Afet (deprem, yangın vb.) sonucu hasar görmüş bir yapının yıkımı, sağlam bir yapıya göre çok daha yüksek riskler barındırır. Yapısal bütünlüğünü kaybetmiş bir binada elle yıkım yapmak imkansız olabilir ve uzaktan kontrollü robotik yıkım makineleri gibi özel teknolojiler gerekebilir.
II. Saha ve Çevre Koşulları:
Yapının Konumu ve Komşuluklar: Yapının şehir merkezinde mi yoksa kırsal alanda mı olduğu, bitişik nizamda mı yoksa ayrık nizamda mı inşa edildiği kritiktir. Bitişik binaların varlığı, patlayıcı kullanımını tamamen engeller ve makine operasyonlarını sınırlar.
Çevresel Hassasiyetler:
Yakın Çevredeki Fonksiyonlar: Okul, hastane, ibadethane, yoğun yaya trafiği olan caddeler gibi alanlara yakınlık, gürültü ve çalışma saatleri üzerinde ciddi kısıtlamalar getirir.
Altyapı Tesisleri: Yerin altında bulunan metro tünelleri, ana isale hatları, doğalgaz boruları gibi kritik altyapılar, özellikle patlayıcı veya ağır darbeli kırıcıların yaratacağı titreşimlerden korunmalıdır.
Toz ve Gürültü Limitleri: Yerel yönetimlerin belirlediği çevresel emisyon sınırları aşılmamalıdır. Bu, sulama gibi ek maliyetler gerektirebilir.
Sahanın Fiziksel Durumu ve Erişilebilirlik: Şantiye alanının genişliği, iş makinelerinin manevra kabiliyetini ve molozların sahada geçici olarak depolanıp ayrıştırılmasını etkiler. Sahaya ulaşım yollarının dar olması, büyük makinelerin nakliyesini zorlaştırabilir.
III. Proje Kısıtları ve Stratejik Hedefler:
İş Güvenliği: Her türlü kararın üzerinde, çalışanların ve halkın güvenliğini en üst düzeyde tutma prensibi yer almalıdır. En güvenli yöntem, diğer faktörler ne olursa olsun öncelikli olarak değerlendirilmelidir.
Maliyet Analizi: Her tekniğin yatırım, işletme ve dolaylı maliyetleri farklıdır. Maliyet analizi sadece yıkım operasyonunu değil; güvenlik önlemleri, atık nakliyesi ve bertarafı, potansiyel geri dönüşüm geliri gibi tüm kalemleri içermelidir.
Proje Süresi: İş programının sıkışık olduğu durumlarda, makineyle veya patlayıcıyla yıkım gibi hızlı yöntemler öne çıkar. Zamanın kritik olmadığı projelerde ise geri dönüşüm potansiyeli yüksek olan daha yavaş yöntemler tercih edilebilir.
Geri Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik Hedefleri: Proje, "sıfır atık" veya maksimum geri dönüşüm gibi çevresel hedefler içeriyorsa, bu durum "seçici yıkım" ve "elle yıkım" aşamalarına daha fazla ağırlık verilmesini gerektirir. Bu strateji, başlangıç maliyetini artırsa da, atık bertaraf maliyetlerini düşürür ve geri kazanılan malzemelerden gelir sağlayabilir.
Yıkım Proje Yönetimi Metodolojisi
Başarılı bir yıkım projesi, tesadüfi eylemlerden değil, iyi yapılandırılmış bir proje yönetimi metodolojisinden doğar. Bu süreç, projenin başlangıcından sonuna kadar tüm adımların planlanmasını, uygulanmasını, kontrol edilmesini ve tamamlanmasını içerir.
Aşama 1: Yıkım Öncesi Planlama ve Hazırlık Fazı
Bu faz, sahadaki fiziksel aktivite başlamadan önceki tüm masa başı ve yasal hazırlıkları kapsar. Projenin kaderi büyük ölçüde bu aşamadaki planlamanın kalitesine bağlıdır.
Kapsamlı Saha Analizi:
Yapısal Değerlendirme: Binanın mimari, statik ve tesisat projeleri temin edilir. Projeler mevcut değilse, yerinde inceleme ile yapının taşıyıcı sistemi, malzeme özellikleri ve mevcut durumu hakkında detaylı bir rapor hazırlanır.
Tehlikeli Madde Tespiti (HAZMAT Survey): Özellikle 2000 yılı öncesi yapılarda asbest, kurşun, cıva gibi tehlikeli maddelerin varlığını tespit etmek için akredite laboratuvarlarca numuneler alınır ve analiz edilir.
Yıkım Planının Hazırlanması: Bu, projenin anayasası niteliğindeki en önemli belgedir. İçeriğinde en az şunlar bulunmalıdır:
Yöntem Beyanı (Method Statement): Hangi yıkım tekniğinin (veya tekniklerinin kombinasyonunun) neden seçildiği ve nasıl uygulanacağı adım adım anlatılır.
Risk Değerlendirmesi: Proje boyunca ortaya çıkabilecek tüm potansiyel tehlikeler (yapısal çökme, malzeme düşmesi, çevresel kirlilik vb.) tanımlanır ve bu riskleri ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için alınacak kontrol önlemleri belirlenir.
İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Planı: Çalışanların kullanacağı kişisel koruyucu donanımlar (KKD), acil durum ve tahliye prosedürleri, ilk yardım düzenlemeleri detaylandırılır.
Atık Yönetim Planı: Yıkımdan çıkacak atıkların (beton, demir, ahşap, tehlikeli atıklar vb.) nasıl ayrıştırılacağı, geçici olarak nerede depolanacağı ve hangi lisanslı tesislere gönderileceği belirtilir.
Yasal Süreçlerin Tamamlanması:
Hazırlanan yıkım planı ve ilgili diğer belgelerle birlikte yerel idareye (belediye vb.) başvurularak Yıkım Ruhsatı alınır.
Tüm altyapı kurumlarıyla (elektrik, su, gaz idareleri) iletişime geçilerek binanın servis bağlantılarının güvenli bir şekilde kesilmesi sağlanır.
Aşama 2: Uygulama Fazı
Saha Mobilizasyonu ve Güvenlik Önlemlerinin Kurulması: Şantiye alanı güvenlik çitleri veya perdeleriyle çevrilir. Uyarı levhaları asılır. Gerekli durumlarda yaya ve araç trafiği için alternatif güzergahlar oluşturulur.
Seçici Yıkım (Soft-Stripping): Ana yıkım başlamadan önce, plan dahilindeki tüm geri dönüştürülebilir ve tehlikeli malzemeler yapıdan sökülür.
Yapısal Yıkım: Seçilen ana yıkım tekniği, hazırlanan plana ve iş programına harfiyen uyularak uygulanır. Bu süreç boyunca bir fenni mesul (yıkım mühendisi) sürekli olarak sahada bulunur ve operasyonları denetler.
Çevresel Kontroller: Toz bastırma için sürekli sulama, gürültü ölçümleri gibi çevresel kontrol önlemleri aktif olarak uygulanır.
Aşama 3: Yıkım Sonrası ve Saha Kapatma Fazı
Atıkların Nakliyesi ve Bertarafı: Yıkım sonucu oluşan moloz ve atıklar, atık yönetim planına uygun olarak sahadan uzaklaştırılır.
Temel ve Zemin Altı Yapıların Sökümü: Gerekli ise binanın temelleri ve bodrum kat perdeleri de sökülerek arazi temizlenir.
Sahanın Teslime Hazırlanması: Arazi tesviye edilir, temizlenir ve yeni inşaat faaliyetleri için güvenli bir hale getirilir.
Proje Kapanışı: Tüm yasal bildirimler yapılır ve saha işverene teslim edilerek proje resmi olarak tamamlanır.
Vaka Analizi: Konya'da Bir Kamu Lojman Bloğunun Yıkımı - Durum Tespiti
Bu bölümde, araştırma kapsamında geliştirilen teorik çerçevenin uygulanacağı vaka analizine konu olan yapının ve sahanın mevcut durumu, objektif verilerle ortaya konulmaktadır. Bu veriler, sonraki bölümde yapılacak olan teknik seçim analizinin temelini oluşturacaktır.
1. Yapının Kimliği ve Teknik Özellikleri:
Fonksiyon: Kamu personeli için inşa edilmiş konut (lojman) binası.
Konum: Konya il merkezinde, bir kamu kurumuna ait özel bir yerleşke içerisinde.
Yapı Sistemi: Betonarme karkas. Yapılan proje incelemelerinde, taşıyıcı sistemin kolon, kiriş ve betonarme perdelerden oluştuğu; döşeme sisteminin ise nervürlü (asmolen dişli) döşeme olduğu belirlenmiştir.
İnşaat Tarihi: 1986-1989 yılları arasında tamamlanmış olup, yaklaşık 30 yıllık bir yapıdır. Bu yaş, özellikle asbest gibi döneme özgü tehlikeli maddelerin kullanılma olasılığını düşürmekle birlikte, yine de bir kontrol gerekliliğini ortadan kaldırmaz.
Fiziksel Boyutlar:
Kat Adedi: 1 bodrum katı ve 5 normal kattan müteşekkil, toplam 6 katlı bir yapı.
Yükseklik: Zemin kotundan çatı parapetinin en üst noktasına kadar olan toplam yükseklik 19,38 metre olarak tespit edilmiştir. Bu veri, makine seçiminde en kritik parametredir.
Yapısal Durum: Bina, yıkım kararı alınmadan önce boşaltılmıştır ve üzerinde herhangi bir deprem, yangın vb. afetten kaynaklanan gözle görülür bir yapısal hasar bulunmamaktadır. Yapı, "sağlam" olarak kabul edilmektedir.
Mimari Yapı: Bina, "C" ve "D" olarak adlandırılan iki simetrik blokun birleşiminden oluşmaktadır. Bu bloklar arasında yapısal bir derz bulunmamakta, tek bir kütle olarak çalışmaktadırlar.
2. Saha Koşulları ve Çevresel Analiz:
Yerleşim Düzeni: Yıkılacak yapı, etrafı tamamen duvarlarla çevrili ve kontrollü bir giriş-çıkışa sahip bir yerleşke içerisindedir. Bu durum, şantiye güvenliğinin sağlanmasını ve yıkım operasyonunun dış etkenlerden izole edilmesini kolaylaştıran önemli bir avantajdır. Yapı, ayrık nizamda inşa edilmiştir.
Kritik Komşuluklar: Yıkım sahasının en önemli çevresel kısıtı, güneydoğu yönünde yer alan ve halen aktif olarak iskan edilen A-B lojman bloğudur. Yıkılacak yapı ile bu blok arasındaki en yakın mesafe yaklaşık 17 metredir. Bu mesafe, patlayıcı gibi yüksek riskli yöntemleri doğrudan elemekte ve makine operasyonları sırasında alınacak güvenlik önlemlerinin seviyesini belirlemektedir.
Çalışma Alanı ve Lojistik: Yıkılacak binanın kuzey ve batı cephelerinde, iş makinelerinin (özellikle uzun erişimli ekskavatörün) kurulumu, manevra yapması, molozların kamyonlara yüklenmesi ve geçici olarak depolanması için yeterli genişlikte açık otopark ve yeşil alanlar mevcuttur. Bu, operasyonel esneklik sağlayan önemli bir avantajdır.
Erişilebilirlik: Yerleşkenin ana yollara bağlantısı ve mevcut giriş kapısının genişliği, büyük iş makineleri ve hafriyat kamyonlarının sahaya sorunsuz bir şekilde giriş-çıkış yapmasına olanak tanımaktadır. Bu, projenin lojistiği açısından bir sorun teşkil etmemektedir.
Bu detaylı durum tespiti, bir sonraki aşamada farklı yıkım senaryolarının rasyonel bir temelde değerlendirilmesi için gerekli tüm verileri sağlamaktadır.
Vaka Analizi: Alternatiflerin Değerlendirilmesi ve Teknik Seçimi
Bu bölümde, vaka analizine konu olan yapının ve sahanın spesifik koşulları, daha önce tanımlanan analitik seçim kriterleri çerçevesinde değerlendirilerek en uygun yıkım tekniği belirlenmektedir. Süreç, olası alternatiflerin sistematik olarak elenmesi ve en rasyonel çözümün gerekçelendirilmesi üzerine kuruludur.
Senaryo 1: Elle Yıkım Yöntemi
Analiz:
Süre ve Maliyet: 6 katlı ve tamamen betonarme olan bu yapının elle yıkılması, projenin süresini aylarca uzatacaktır. Bu durum, hem yeni bina inşaatının gecikmesine neden olacak hem de yoğun işçilik gereksinimi nedeniyle maliyetleri aşırı derecede artıracaktır.
Teknik Uygulanabilirlik: Betonarme elemanların (kolon, kiriş, perde) insan gücüyle kırılması son derece verimsiz ve zordur.
Güvenlik: Bu ölçekteki bir yapıda uzun süreli elle çalışma, yüksekte çalışma risklerini ve yapısal stabilitenin kontrolünü zorlaştırarak iş güvenliği açısından ciddi zafiyetler oluşturur.
Sonuç: Tam yıkım operasyonu için uygulanabilir değildir. Sadece projenin en başında gerçekleştirilecek "seçici yıkım" (soft-stripping) fazı için zorunlu ve uygundur.
Senaryo 2: Patlayıcı ile Yıkım Yöntemi
Analiz:
Güvenlik ve Çevresel Etki: En kritik eleme faktörü, sadece 17 metre mesafede bulunan ve içinde insanların yaşadığı A-B lojman bloğudur. Kontrollü bir patlatma dahi, bu mesafede kabul edilemez riskler doğurur:
Hava Şoku (Air Overpressure): Yakındaki binanın camlarının kırılmasına ve cephe elemanlarının hasar görmesine neden olabilir.
Yer Titreşimi (Ground Vibration): Komşu binanın temellerinde ve taşıyıcı sisteminde hasara yol açma potansiyeli taşır.
Fırlayan Parçalar (Flyrock): En titiz koruma önlemlerine rağmen, beton ve çelik parçalarının fırlayarak komşu binaya isabet etme riski her zaman vardır.
Sosyal Etki: Operasyon, çevrede yaşayanlar için büyük bir endişe ve rahatsızlık kaynağı olacaktır.
Sonuç: Yakın çevredeki iskan edilmiş yapı nedeniyle güvenlik riski yönetilemez düzeyde olduğu için kesinlikle uygun değildir ve elenmiştir.
Senaryo 3: Makineyle Yıkım Yöntemi
Analiz:
Güvenlik: Doğru makine ve operatör seçimiyle, operasyon komşu bina için minimum riskle yönetilebilir. Yıkım yönü ve hızı tamamen kontrol altındadır.
Süre ve Maliyet: Projenin öngörülen süresi (yaklaşık 20 gün) içinde tamamlanması için yeterince hızlıdır ve patlayıcı yönteminin yüksek planlama maliyetleri veya elle yıkımın yüksek işçilik maliyetleri olmadan, bütçe açısından en dengeli çözümdür.
Çevresel Etki: Toz ve gürültü gibi etkiler, sulama ve belirli saatlerde çalışma gibi standart önlemlerle kabul edilebilir limitler içinde tutulabilir.
Uygulanabilirlik: Sahanın geniş çalışma alanları, makinelerin verimli çalışması için ideal koşullar sunmaktadır.
Sonuç: Proje için teknik, güvenlik ve maliyet açısından en uygun ve rasyonel yöntemdir.
Seçilen Yöntemin Optimizasyonu: Hibrit Makine StratejisiMakineyle yıkım kararı verildikten sonra, yapının 19,38 metrelik yüksekliği göz önüne alınarak en verimli ve güvenli alt strateji belirlenir:
Aşama 1: Uzun Erişimli Ekskavatör ile Yüksek Katların Yıkımı:
Gerekçe: Standart bir ekskavatörün bu yüksekliğe güvenli bir şekilde erişmesi mümkün değildir. Bu nedenle, projenin ilk aşamasında, bom erişimi 20 metrenin üzerinde olan bir uzun erişimli ekskavatör kullanılır.
Uygulama: Bu makine, binanın çatısını, 5. katını ve 4. katını yıkarak yapının toplam yüksekliğini yaklaşık 12 metre seviyesine kadar indirir.
Aşama 2: Standart Ekskavatör ile Kalan Katların Yıkımı:
Gerekçe: Bina, standart bir ekskavatörün erişim alanına girdikten sonra, daha yüksek işletme maliyetine sahip olan uzun erişimli makinenin kullanılmasına gerek kalmaz.
Uygulama: Daha yaygın ve ekonomik olan standart bir ekskavatör, hidrolik kırıcı ve kova ataşmanları ile kalan 3 katın, bodrumun ve temellerin yıkımını tamamlar.
Bu iki aşamalı hibrit yaklaşım, hem projenin güvenlik gereksinimlerini karşılar hem de makine kiralama ve işletme maliyetlerini optimize ederek ekonomik verimlilik sağlar.
Vaka Analizi: Uygulama Planı ve Risk Yönetimi Stratejileri
Seçilen hibrit makineyle yıkım yönteminin sahada başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için detaylı bir uygulama planı ve bu plana entegre edilmiş risk yönetimi stratejileri geliştirilmelidir.
1. Detaylı İş Akış Planı:
Faz 1: Hazırlık ve Seçici Yıkım (Süre: Yaklaşık 5 gün):
Yıkım ruhsatı ve tüm yasal izinlerin alınması.
Şantiye alanının perdelerle çevrilmesi, uyarı levhalarının asılması ve A-B bloğu tarafına örtülü yürüme yolunun inşa edilmesi.
Elektrik, su ve doğalgaz bağlantılarının yetkili kurumlarca kesilmesi.
Uzman ekipler tarafından bina içindeki tüm değerli ve geri dönüştürülebilir malzemelerin (kapı, pencere, tesisat, asansör vb.) sökülerek sahadan uzaklaştırılması.
Faz 2: Yüksek Katların Yıkımı (Süre: Yaklaşık 6 gün):
Uzun erişimli ekskavatörün sahaya getirilerek uygun bir pozisyonda kurulması.
Toz kontrolü için su püskürtme sisteminin devreye alınması.
Yıkıma çatıdan başlanarak, kat kat aşağıya doğru inilmesi. Operasyon, binanın A-B bloğundan uzağa, yani otopark alanına doğru yıkılmasını teşvik edecek şekilde yönlendirilir.
Yüksekliğin 12 metre seviyesine indirilmesi.
Faz 3: Alçak Katların ve Temellerin Yıkımı (Süre: Yaklaşık 5 gün):
Uzun erişimli ekskavatörün demobilizasyonu ve standart ekskavatörün mobilizasyonu.
Kalan 3 katın standart ekskavatör ve hidrolik kırıcı ile yıkılması.
Bodrum kat ve temellerin sökülmesi.
Faz 4: Atık Yönetimi ve Saha Temizliği (Süre: Yaklaşık 4 gün):
Yıkım sırasında biriken molozların ayrıştırılması. Demir-çelik hurdası ayrı, beton ve tuğla molozu ayrı olarak sınıflandırılır.
Hurdaların geri dönüşüm tesisine, molozların ise lisanslı döküm sahasına nakledilmesi.
Sahanın tesviye edilerek temiz ve güvenli bir şekilde teslim edilmesi.
2. Risk Yönetimi ve Kontrol Önlemleri:
Risk: Komşu Binaya (A-B Blok) Parça Sıçraması:
Kontrol Önlemleri:
Yıkım yönünün sürekli olarak A-B bloğunun tersine doğru (otopark alanına) yönlendirilmesi.
A-B bloğu tarafındaki cepheye, yıkım perdesi ve iskele filesinden oluşan çift katmanlı bir koruma sağlanması.
İnşa edilen örtülü yürüme yolunun sağlam bir yapıya sahip olması.
Risk: Toz Emisyonu ve Hava Kirliliği:
Kontrol Önlemleri:
Yıkım operasyonu boyunca, ekskavatörün çalıştığı noktaya ve düşen moloz yığınına sürekli olarak su püskürtülmesi (toz bastırma).
Rüzgarlı havalarda, tozun yayılım yönü dikkate alınarak operasyonun hızının düşürülmesi veya geçici olarak durdurulması.
Risk: Gürültü ve Titreşim:
Kontrol Önlemleri:
Çalışmaların sadece hafta içi ve mesai saatleri içinde yapılması.
Kullanılan makinelerin periyodik bakımlarının yapılarak gürültü seviyelerinin minimumda tutulması.
Komşu blok sakinlerinin çalışma saatleri ve süresi hakkında önceden bilgilendirilmesi.
Risk: İş Kazaları (Yapının Plansız Göçmesi, Makine Devrilmesi):
Kontrol Önlemleri:
Yıkımın, deneyimli bir fenni mesul (inşaat mühendisi) gözetiminde, onaylanmış plana harfiyen sadık kalınarak yapılması.
Sadece tecrübeli ve sertifikalı operatörlerin çalıştırılması.
İş makinelerinin kurulacağı zeminin stabilitesinin kontrol edilmesi.
Tüm çalışanların baret, yelek, iş ayakkabısı gibi kişisel koruyucu donanımları kullanmasının zorunlu kılınması.
Sonuç ve Sektörel Politika Önerileri
Bu araştırma, Türkiye'deki betonarme yapıların yıkım süreçlerinin mühendislik temelinden yoksun ve önemli riskler barındıran mevcut durumunu analiz etmiş, sistematik bir karar verme çerçevesi önermiş ve bu çerçeveyi somut bir vaka üzerinden test etmiştir. Çalışmanın genel bulguları ve bunlara dayalı politika önerileri aşağıda özetlenmiştir.
Genel Sonuçlar:
Sektörel Olgunlaşma Eksikliği: Türkiye'de yıkım sektörü, kentsel dönüşümün yarattığı büyük talebe rağmen, yasal altyapı, profesyonel standartlar, teknolojik adaptasyon ve denetim mekanizmaları açısından henüz olgunlaşmamıştır.
Karar Süreçlerinin Rasyonellikten Uzaklığı: Yıkım tekniği seçimi, genellikle bilimsel bir analizden çok, maliyeti en aza indirme veya alışılagelmiş yöntemleri tekrar etme eğilimiyle yapılmaktadır. Bu durum, hem güvenlik risklerini artırmakta hem de ekonomik ve çevresel fırsatların kaçırılmasına neden olmaktadır.
Hibrit Yöntemlerin Önemi: Vaka analizi, belirli koşullar altında tek bir yıkım tekniği yerine, farklı tekniklerin (örneğin, uzun ve kısa erişimli makinelerin) avantajlarını birleştiren hibrit (karma) yaklaşımların çok daha güvenli ve verimli olabileceğini göstermiştir.
Planlamanın Hayati Rolü: Başarılı bir yıkım projesinin anahtarı, sahadaki operasyonlardan ziyade, yıkım öncesi yapılan detaylı planlamadır. Kapsamlı bir yıkım planı, projenin güvenlik, maliyet, süre ve çevresel performans hedeflerine ulaşmasını sağlayan yol haritasıdır.
Sektörel Gelişim İçin Politika Önerileri:Araştırmanın bulguları doğrultusunda, Türkiye'de yıkım sektörünün yapısal sorunlarını çözmek ve uluslararası standartlara yaklaştırmak için aşağıdaki adımların atılması önerilmektedir:
1. Kapsamlı Bir "Ulusal Yıkım Yönetmeliği" Yürürlüğe Konulmalıdır:
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı liderliğinde, ilgili meslek odaları ve sektör temsilcilerinin katılımıyla, yıkım süreçlerinin tüm aşamalarını (planlama, ruhsatlandırma, uygulama, denetim, atık yönetimi) detaylı bir şekilde düzenleyen, yasal bağlayıcılığı olan bir yönetmelik hazırlanmalıdır. Bu yönetmelik, farklı yapı tipleri ve saha koşulları için minimum güvenlik ve uygulama standartlarını tanımlamalıdır.
2. "Yıkım Müteahhitliği" İçin Yeterlilik ve Sertifikasyon Sistemi Kurulmalıdır:
Yıkım işi yapacak firmaların, belirli bir teknik ekipman parkına, mali güce ve bünyesinde yetkin mühendis ve teknik personel bulundurma zorunluluğuna tabi olduğu bir lisanslama sistemi getirilmelidir. Bu, sektördeki amatör ve yetersiz firmaların elenmesini sağlayacaktır.
3. "Yıkım Planı" ve "Fenni Mesuliyet" Zorunlu Hale Getirilmelidir:
Belirli bir ölçeğin üzerindeki tüm yıkım projeleri için, bir inşaat mühendisi tarafından hazırlanmış ve imzalanmış detaylı bir yıkım planının sunulması, yıkım ruhsatının ön şartı olmalıdır. Bu mühendis, "yıkım fenni mesulü" olarak projenin plana uygun ve güvenli bir şekilde yürütülmesinden yasal olarak sorumlu tutulmalıdır.
4. Sürdürülebilir Atık Yönetimi ve Seçici Yıkım Teşvik Edilmelidir:
Yıkıntı atıklarının kaynağında ayrıştırılmasını ve geri dönüşüm oranlarının artırılmasını teşvik eden yasal ve mali düzenlemeler (örneğin, döküm sahası ücretlerinde farklılaştırma, geri dönüştürülmüş malzeme kullanımına teşvikler) getirilmelidir. "Seçici yıkım" uygulamaları, kamu ihalelerinde bir gereklilik haline getirilebilir.
5. Denetim Mekanizmaları Etkinleştirilmelidir:
Yıkım faaliyetlerinin, onaylanmış yıkım planına ve yönetmeliklere uygunluğu, mevcut yapı denetim sistemi içine entegre edilerek veya belediyeler bünyesinde uzmanlaşmış birimler kurularak etkin bir şekilde sahada denetlenmelidir.



Yorumlar